Gemiden Düşen Adam
“Henry Preston Standish baş aşağı Pasifik Okyanusu’na düştüğünde, güneş ufuktan yeni yeni yükseliyordu. Deniz bir göl kadar sakindi; hava o kadar yumuşak ve ılık, esinti o kadar tatlıydı ki insan kendini hüzünlü hissetmekten alıkoyamıyordu.”
Herbert Clyde Lewis 41 yaşında New York’ta bir otel odasında tek başına öldüğünde beş parasızdı, işsizdi ve üç romanının da baskısı tükenmişti. Gençlik yıllarını Hollywood’da senaryolarını, öykülerinin film haklarını satarak geçirmiş, büyük sıçramayı bir türlü yapamamıştı. Elinizde tuttuğunuz bu kitap Lewis’in ölümünden yaklaşık 80 yıl sonra yeniden keşfedilip pek çok dile çevrildiğinde, ilk okurlarından geriye pek kimse kalmamıştı. Gemiden Düşen Adam, tam da dizimizin ismine yaraşır şekilde “kuytu”da kalmış, kıymeti yıllar sonra anlaşılmış bir eser.
Wall Street’te önemli bir bankacı olan Henry Preston Standish evli, iki çocuğu olan zengin bir adamdır. Ancak yaşadığı varoluşsal sorunlar onu evinden uzaklaşmaya, uzun bir seyahate çıkmaya zorlar. Böylece dünyayı gezmeye, seyahatini uzattıkça uzatmaya başlar. Honolulu’dan kalkan Arabella adlı bir gemiyle Panama’ya seyahat eder. Ancak yolculuk sırasında bir sabah, güvertenin arka kısmında denizi seyrederken ayağı kayar ve denize düşer. Kimse onun düştüğünü görmemiştir. Bir süre yüzüp gemiye yetişmeye çalışır, bağırır ama sesini duyuramaz.Pasifik Okyanusu’nun ortasında tek başına hayatta kalmaya çalışan bir adamın hikâyesi, unutulmuş, geride bırakılmış bir yazar hakkında çok şey söylüyor bize.