Psikomitoloji - İnsanı Öykülerinde Aramak 1
Öncesi hiçlikti. Sonra, varlık peyda oldu. Canlandı bir zaman; günü geldi ayaklandı, insan oldu. Söylenmeye başladı. Kendini ve dünyasını anlamak için öyküler uydurdu, anlatmaya koyuldu. Masallar anlattı, mitler yarattı, destanlar söyledi. Şüphesiz inandı. Tutkulu ideolojilere kapıldı. Yazı yazdı, sayı saydı, kuram kurdu. Baktı, düşündü, felsefe yaptı. Varlığın ardındaki mutlak hiçliği, sözün gerisindeki derin sessizliği fark ettiği vakit ise her şeyden kuşkuya düştü.
Prof. Dr. M. Bilgin Saydam’ın, özgün bir yorumlamayla, bireysel ve kolektif öykülerin çatı disiplini olarak tanımladığı psikomitoloji işte bu kuşkuyu rehber edinir. Masalların, mitlerin, destanların, halk öykülerinin, türlü inanç ve felsefi görüşlerin, ideolojilerin ve bilimsel kuramların, varlık ve eylem bilgisinden yoksun insan tarafından, bu epistemolojik yoksunluğu ikame etmek üzere –çoğu kez farkında olunmaksızın– kurgulanan öyküler olduğunu varsayar. Bu kurgusal öyküleri psikodinamik/psikokültürel perspektiften yorumlamak suretiyle, insan bilincinin ve ruhsallığının içyüzünü açığa çıkarmaya, yapısını, işleyişini ve gelişimini anlamaya çalışır.
İstanbul Psikomitoloji Çalışma Grubu (İPM) etkinliği kapsamında İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda Prof. Dr. M. Bilgin Saydam’la birlikte 2015 yılından bu yana düzenlediğimiz ve elinizde tuttuğunuz bu ilk kitapla beraber metinleşmiş ilk seçkisini sunduğumuz HER ŞEY HİKÂYE! başlıklı seminer dizisinde mitolojiden dine, sanattan felsefeye, ideolojiden bilime dek insanın tüm kültürel hayat bilgisini kapsayan disiplinleri kendine has “öykü”leriyle ağırlamaktayız. Aralarındaki ontolojik ve epistemolojik farkları göz ardı etmeksizin, her bir “öykü”nün insan ruhuna dair bilgimizi artıracağına ve derinleştireceğine inanıyoruz. Bu sebeple öyküleri seviyor, ama vazettikleri hakikate de kuşkuyla yaklaşıyoruz. Çünkü biliyoruz ki, insanın el yordamıyla yaşadığı bu dünyada, doğruluğundan emin olabileceği mutlak bir hakikat yok; ne biliyorsa kendine ve hayata dair, her şey hikâye!
—HAKAN KIZILTAN