Sanat ve Yalanlar
“Geçmişimi, evimi iki merdiven birleştiriyor; biri benim kullandığım, diğeri başkalarının kullandığı merdiven. Özel merdivenim beni bebekliğimin bodrum katından içinde bir masa ve bir kitaptan başka bir şey olmayan ufak ve boş odalara götürür. Başkalarının kullandığı merdivense geniş zemin kattan yukarı doğru kendinden emin kıvrımlarla yükselir. Eski meşe ağacı parçalarından yapılmış. Başkalarına açık olan bu kolay yolun tek bir basamağı bile benim tarafımdan inşa edilmedi…”
Sanat ve Yalanlar’ın yakından tanıdığımız üç anlatıcısı var: Handel, Sappho ve Picasso. Ancak İngiliz edebiyatının en güçlü kalemlerinden olan Jeanette Winterson, bu kitapta onları büyük oranda tanınmaz hâle getirerek her birine bambaşka bir hayat bahşediyor.
Handel bir cerrah, aynı zamanda rahiplik okuluna gitmiş ancak başarılı olamamış bir Katolik rahiptir. Elitist eğilimleri nedeniyle kendini Tanrı’nın adamı olmaya layık göremezken doktorluk da onu sosyal meseleleri irdelemeye iter... Kısacası mutluluğu bulamamıştır. Picasso ise erkek kardeşi tarafından tacize uğramış bir kadın sanatçıdır. Ailesi onu anlamak ve desteklemek bir yana, “karanlık ruh dünyası” sebebiyle buna kendisinin neden olduğunu düşünmektedir. Anlatıcıların yalnızca biri tarihte bildiğimiz hâliyle arz-ı endam eder: Sappho… Kendini şehvet düşkünü ilan eden ve dil ile şehvetin birliğini incelemeye adamış Antik Yunan şairi. Bu üç karakter, ölüm ya da sonsuzluğa uzanıyormuş gibi görünen sembolik bir denize giden trende karşılaşırlar. Yol boyunca anlattıklarıyla sanat, cinsellik, din, toplumsal baskı, ataerkil düzenin tehlikeleri üzerine uzun ve okuyucu için unutması zor bir sohbet yaratacaklarındansa hiç haberleri yoktur…