Sarhoşluğun Kısa Tarihi
Sarhoşluğun Kısa Tarihi Kitap Açıklaması
Tarihin hangi döneminde, dünyanın hangi köşesinde yaşamış olurlarsa olsunlar, insanlar oldum olası toplaşıp sarhoş olmayı bilmişlerdir. Dünya yalnız başına ve ayık kafayla deneyimlenen bir yer değildir, hiçbir zaman da yalnız başına ve ayık kafayla yeterince iyi deneyimlenmemiştir.
Dünyanın hemen tüm kültürlerinde içki ve içkinin olduğu her yerde de sarhoşluk vardır. Dolayısıyla insanlığın tarihi biraz da sarhoşluğun tarihidir. Ve bu tarihte, on milyon yıl önce belki de sırf ormanın tabanında olgunlaşıp çürümeye yüz tutmuş meyvelerin aşkına ağaçtan inen primat atalarımız da vardır, Antik Mezopotamya’da tavernacı kadından “Papsir kanalı gibi köpürmüş” gernik buğdayı birası isteyen Sümerler de. Bu tarih, Sokrates hariç herkesin zil zurna sarhoş halde bir köşeye kıvrılıp sızdığı Antik Yunan sempozyumlarını da görmüştür, Baudelaire’den binlerce yıl önce, Nil Nehri’nin kıyısında hep bir ağızdan “Sarhoş olun!” şarkısının söylendiği Sarhoşluk Festivali’ni de. Bu tarih, asla yamuk mindere oturmayan ve bir tek şarap konusunda kendisine sınır koymayan Konfüçyus’u da yazmıştır, ayık gezmeden bilinen dünyanın tamamını fetheden Büyük İskender’i de.
Yaşamla yaşıt bir aşk hikâyesinin izini süren İngiliz yazar Mark Forsyth’un dünyanın ve insanlığın en kafası kıyak hallerinin dökümünü çıkardığı Sarhoşluğun Kısa Tarihi, Çağdaş Gümüşoluk’un İngilizce aslından çevirisiyle.
Keyifle bira içiyorum,
İçtiğimin deminde güzelleşiyorum.
Bedenim baştan ayağa mutlandı,
Gönlüm soylu cüppesini kuşandı.
İnanna’nın yüreği mutlandı yeniden.
İnanna’nın yüreği mutlandı yeniden.
Ey Ninkasi!